1 Aralık 2012 Cumartesi

DÜĞÜN HAZIRLIK REÇETESİ


 İletişim : GSM -  535 718 50 68


Düğün hazırlıklarınız için 8 aylık bir reçete hazırladık. 


Düğüne 8 Ay Kala

    * Düğün tarihinizi belirleyin. Nikah gününüzü alın.
    * Ayrıntılı bir bütçe hazırlayın.
    * Ne türde bir düğün istediğinize karar verin.
    * Parti organizasyonlarında tecrübeli yakınlarınız ve danışmanlarla görüşün.
    * Davetli listesini hazırlayın.
    * Evde düğün yapmayı düşünüyorsanız, ikram listesini hazırlayın.
    * Çiçekçi, fotoğrafçı, müzisyen gibi düğünde ihtiyacınız olacak kişilerle konuşup fiyat almaya başlayın.
    * Eviniz için alışverişe çıkın. Böylece kampanyalardan yararlanabilirsiniz.

Düğüne 6 Ay Kala

    * Evlilik için gereken hukuki işlemleri ve evraklar ın neler olduğunu öğrenin.
    * Kiralık bir evde oturacaksanız, araştırmalarınıza başlayın.
    * Gelinliğinizin modeline karar verin ve terzinizi seçin. Model seçmek uzun zaman alabilir.
    * Damadın ne giyeceğini de kararlaştırın. Hazır giyim firmalarını gezin. Diktirilecekse, modele karar verin, terziyi ve
      kumaşı seçin.
    * Balayı nızda ne yapmak istediğinizi saptayın.Ve rezervasyon yaptırın.




Düğüne 4 Ay Kala

    * Mönüyü kararlaştırın.
    * Davetiyeler inizi seçin.
    * Düğün pastası nı seçin.
    * Düğüne şehir dışından katılacaklar için kalacak yer ayarlayın.
    * Gelinlik provalarına başlayın.




Düğüne 2 Ay Kala

    * Davetiyelerinizi bastırın. Özellikle uzak yerlerde oturanlara şimdiden postalayın.
    * Son olarak misafir listenizi kontrol edin.
    * Size ulaştırılan hediyeleri bir yere not alın ve teşekkür mesajları iletmeyi unutmayın.
    * Gelinliğiniz hazırlanırken iç çamaşırı, balayı giysileri gibi küçük ayrıntıları da unutmayın. Gelinlik provalarınızı gelinliğin içine giyeceğiniz iç çamaşırı ile ya da kirlenmesini istemiyorsanız bir eşi ile yaptırın.
    * Mutlaka bir jinekoloğa gidin. Hem genel bir muayene olun, hem de doğum kontrolü hakkında bilgi alın. Doğum kontrolüne nikahtan daha önce başlamanız gerekebilir.
    * Eşinizinde sağlık kontrolünden geçmesini sağlayın.

Düğüne 1 Ay Kala

    * Nikah şekerleri ni seçin ve sipariş verin.
    * Kuaförünüzle randevulaşarak, gelin başı için değişik saç modelleri deneyin.
    * Gelin arabası na ve nasıl süsleneceğine karar verin.
    * Düğününüz yemekli olacaksa, misafirlerleriniz için bir oturma planı hazırlayın.
    * Nikah şahitlerinizi seçin ve kendilerine haber verin.

Düğüne 2 Hafta Kala


    * Yeni evinize artık iyice yerleşin.
    * O güne kadar hiç haber alamadığınız davetlilerinizi arayarak, onları bulmaya çalışın.
    * Bir güzellik salonuna gidip, cilt ve vücut bakımı yaptırın.
    * Çiçekçiniz ile görüşüp, gelin çiçeğinizin siparişini verin.

Düğüne 1 Hafta Kala


    * Detaylarla ilgili son kontrollerinizi yaptırın.
    * Yeni evinize evinize yerleşin.
    * Balayı bavulunuzu hazırlayın.
    * Manikür, pedikür, ağda gibi kendi bakımınıza ait olan son işlemleri gerçekleştirin. Hatta rahatlamak için masaj yaptırın.
    * Gelinliğinizin altına giyeceğiniz ayakkabıyı, ayağınızın alışması için evde biaz kullanın. Bunu eşinize de tavsiye edin. Yeni
      ayakkabıla düğün günü ayağınızı sıkabilir.
    * Ailenizle huzurlu bir gün geçirin.

Düğün Günü

    * Sabah uzun ve ılık bir banyo ile kendinizi rahatlatın.
    * Saçınızı yaptırın ve giyinmek, hazırlanmak için kendinize bolca vakit bırakın.
    * Muhteşem bir düğün yaşayın ve her dakikasının zevkine ayrı ayrı varın.




 İletişim : GSM -  535 718 50 68



27 Kasım 2012 Salı

DÜĞÜN HİKAYESİ HAKKINDA EN ÇOK SORULAN SORULAR


 İletişim : GSM -  535 718 50 68


Neden hikâye fotoğrafçılığı? 

 İnsanların arasındaki aşk ilişkisi hem sosyolojik hem duygusal olarak beni çok etkiliyor. Aşkı tek bir kareyle de gösterebilirsiniz, bir sürü kareyle de. O günlerin hikâyesini, aşkın, duyguların hikâyesini fotoğraflamak istediğinizde işte bu hikâye fotoğrafçılığıdır.

Hikâye fotoğrafçılığı Türkiye’de yaygın bir dal değil insanlar çok da bilmiyor.

Fotoğrafçılığın “hikâye” diye bir dalı var. Bence olabilecek kadar hızlı gelişme gösterdi. Altı senede hikâye fotoğrafçılığı terimi insanların bildiği ve kullandığı bir terim oldu. Bu beni çok mutlu ediyor. Daha da gelişeceğini düşünüyorum. Önceden bu işi yapan insanlar vardı ama bir ad koymamışlardı. 


Bunu icra ederken çift nasıl adapte oluyor? Sizi unutması mı gerekiyor yoksa orada olduğunuzu bilmesi mi gerekiyor?

Aslında ikisinin arasında bir yer. Çiftle ilk tanıştığımda olabildiğince onlarla vakit geçirmeye çalışıyoruz. Gelinlik provalarına gidiyoruz, damadı arıyoruz, düğün hazırlıklarının nasıl gittiğini soruyoruz böylece bir iletişim kurma süreci gelişiyor. Düğün günü sabah ilk başladığımızda çift belki birazcık gergin oluyor. Fotoğrafa poz vermek de isteyebiliyorlar. Fakat düğün günü o kadar hızlı ve heyecanlı akıp gidiyor ki bizim orada olduğumuzu unutuyorlar. İşte o zaman güzel kareler çıkıyor. Bu noktada iş tamamen fotoğrafçıya düşüyor. Bazen orada olduğunuzu hatırlatmanız gerekiyor bazen de görünmez olmanız. Çifte yardımcı olabilmek için o telaşın içine kendinizi kaptırıp aynı telaşı hissetmeniz aynı zamanda da soğukkanlı olmanız gerekecek. Bu tamamen bir sosyal iletişim meselesi. Empati kurabilmek çok önemli. Kişinin ne hissettiğinin, enerjisinin farkına varıp ona göre davranmak gerekiyor. Bu bizim aslında düşünerek yaptığımız bir şey değil. Geriye dönüp yaptığımız işlere baktığımızda yanlışlar genelde aynı sebepten ortaya çıkıyor. Çiftle aynı duygusal kanaldan bakmamak ve kendisini o empati kanalının içine sokmamak. Diğer düğün fotoğrafçılarında da gördüğümüz şeyler bunlar. Biz bütün bunları hiç düşünmeden içten gelerek yapıyoruz. Bu iş için insanın özünde bir şeyler olması gerekiyor.
Bir yandan çok yorucu bir iş. Normalde düğün çekimleri yapmayan fotoğrafçı bir arkadaşımla bir düğün hikâyesi çekimini beraber yaptık. Günün sonunda “ayaklarım için bir leğen sıcak su istiyorum ve üç gün hiç kimseyle konuşmak görüşmek istemiyorum” dedi. Gerçekten insanın o kadar enerjisini alan bir iş. Tabi hem zihninizi hem bedeninizi kullandığınız bir iş bu. Fiziksel tarafı da var, duygusal tarafı da. Sürekli olarak çiftle empati halinde olmak, her şeye açık olmak. Mesela bazı zamanlar çift yalnız kalmak istiyor bunu hissetmek lazım.


Dengeyi sağlayabilmek inanılmaz çünkü profesyonellik isteyen bir şey bu.

Hem profesyonellik isteyen hem de içten gelen bir şey. Şöyle düşünün; arkadaşlarınıza bile nasıl hissettiğine göre davrandığınız zamanlar olur. Aynı böyle… Hiç tanımadığınız insanlarla bir gün boyunca üstelik duygularının bir yukarı bir aşağı inip çıktığı bir günde onlarla birlikte olabilmek yetenek gerektiriyor.

Gerçekten heyecan verici. Evlilik hazırlığı yapan çiftler merak ediyorlardır. Stüdyo fotoğrafçılığında belirlenmiş paketler vardır. Hikâye fotoğrafçılığının da böyle paketleri var mı? 

Albüme göre paket yapabiliyoruz. Örneğin büyük bir albüm isterseniz bu kadar, küçük isterseniz bu kadar gibi… Ama büyük albümde şu kadar fotoğraf olur diyemiyoruz. Çünkü o albümü yaparken hikâyeyi belki 200, belki 250 fotoğrafla anlatacağız. Bu sebepten bir çok paket seçeneğimiz var.  

Bir hikâye oluşturmaya çalışıyorsunuz. Kendiniz işe dâhil olmazsanız başarılı olamlazsınız zaten öyle değil mi?

Evet. Ama insanlar tam tersini yapabiliyor. Bize göre kesinlikle duygulara dâhil olunmalı. Biz hikâyeyi duygular üzerinden oluşturuyoruz.

Çiftle önceden bir hazırlık yapıyor musunuz? Bunu birlikte çalışmak gibi düşünürsek, bütünlemek için yapmaları gereken bir şey var mı?

Bence en önemlisi fotoğrafı istemek. Gerçekten fotoğraftan anlayan, seven ve düğün fotoğraflarının iyi olmasını içten arzu eden kişilerin fotoğraf albümleri harika oluyor. Ama evleniyorum, fotoğraf da olsun diyorlarsa , fotoğraflar o kadar da güzel yansımıyor. Yani ekstra bir şey yapmalarına gerek yok, sadece fotoğraf heyecanının ve isteğinin olması yeterli.Çünkü biz zaten poz verdirmiyoruz onlara, düğün günü nasıl olması gerekiyorsa öyle geçiyor. Ama o fotoğrafları istiyor olmaktan ötürü çiftle aramızda başka türlü bir iletişim kuruluyor. Onlar bizim yanımızda daha rahat ediyorlar, biz onları daha rahat ettiriyoruz derken rahatlıkla hüzünlenebiliyor, duygusal olabiliyor, o günlerini daha keyifli geçiriyorlar, hep birlikte keyifli geçiriyoruz. Ne kadar iyi iletişim, ne kadar keyifli bir gün, o kadar güzel fotoğraflar...
Tabi ki fotoğraf çekmenin bir standardı da var. Şimdiye kadar bizim yaptığımız albümü beğenmeyen birine rastlamadım. Profesyonellik aslında burada. Her ne kadar çift negatif olursa olsun, mekan ne kadar kötü olursa olsun, hatta o gün duygusal hiç bir şey yaşanmıyor olsun, fotoğrafların belirli bir kalitede olması gerekiyor. Çok daha güzel fotoğraflar çıkarmak duygusal bir iş.

Albümlerinize baktığımda çiftleri tanıyormuşum gibi hissettim. Fotoğraflarınız bize oradaki aşk hikayesini anlatıyor gibi, gerçekten çok hoş. Peki çiftler sizinle düğünden ne kadar önce iletişime geçsinler?

Aslında yıllar önce bile olabilir. Fakat genellikle yaz sezonu için en az bir yıl önce veya mekanlarını belirlediklerinde ilk iş olarak bize geliyorlar. Ya da düğün tarihleri kesinleştikten sonra bize geliyorlar ve mekanı beraber seçiyoruz.


Bu durumda tamamen hikayeye dahil olmuş oluyorsunuz değil mi? Peki beğendiğiniz düğün mekanları hangileri?

Çırağan ve Kennedy Lodge çok güzel. Bir de şehir dışı çekimlerini çok seviyorum. Örneğin Alaçatı, Bodrum, kumsal düğünleri…

Evlenecek çiftler sözleşmede nelere dikkat etsinler? Sonuçta çiftle güzel bir iletişiminiz oluyor, en özel günlerini beraber geçiriyorsunuz. Sonradan bir problem ya da anlaşmazlık olmasını kimse istemez.

! Öncelikle bir hikaye fotoğrafçısına gittiklerinde sadece portfolyosunu değil bütün bir düğün hikayesini görsünler. Sadece portfolyodan hareketle bir seçim yapmak çok yanlış çünkü orada en güzel kareler bulunuyor. Halbuki bir düğünde çok fazla çekim yapılıyor ve bütün fotoğrafların o kadar güzel olması imkansız. Hatta farklı mekanlarda birkaç tane düğün hikayesini incelesinler. Kendilerininki kış düğünü olacaksa yine bir kış düğünü çekimine bakmaları çok önemli. Biz böyle yapıyoruz. Çift kış düğünü yapacaksa onlara kumsal düğünü çekimlerimi göstermiyorum.
 Hikaye fotoğrafçısının düğünü bütün olarak nasıl çektiği çok önemli. Hem karanlıkta hem aydınlıkta nasıl çekilmiş, çiftin ya da ailelerin fotoğrafları nasıl hepsine dikkat edilmeli.
 Alacakları albüm de bu aşamada kararlaştırılmalı. Nasıl bir albüm olacak özellikleri neler, mutlaka görmek istesinler.
 Fotoğrafları CD ya da DvD formatında da alacaklar. Bunlar ekstra ücrete tabi mi? CD’deki fotoğrafların boyutu da önemli bir ayrıntı. Ben mesela sadece ön izlemelerini veriyorum. Çift ilerde tekrar baskı istediğinde benden alıyor. Bazı fotoğrafçılar yüksek çözünürlükte teslim ediyor. Ben buna karşıyım çünkü fotoğraf işi çekildiği andan baskı anına kadar devam eder. CD’de yüksek çözünürlükte verdiğinizde kötü baskı ihtimali muhtemel. Bu yüzden baştan sona kadar kontrolün bizde olmasına özen gösteriyoruz.
 Sözleşme maddelerine dikkat etsinler, özellikle iptal koşullarına, ön ödemenin ne zaman olması gerektiği, sonraki ödeme ne zaman nasıl yapılacak gibi maddelerine.
 Fotoğraflarının fotoğrafçı tarafından kullanılmasına izin verecekler mi, bu madde mutlaka sözleşme dahilinde olsun.


Hikaye fotoğrafçılığında trend var mı?

Bana göre düğün hikayesini hangi kare daha güzel tamamlıyorsa trend odur. Bunu çekim sırasında görebilmek lazım. Bunu yapabilmek için duygusal bakış açısının yanı sıra profesyonellik de gerekiyor. Ben ancak 300 tane düğün çekimi yaptıktan sonra bu özelliği edinebildim.
Bu sıralar piyasada trend olarak uygulanan bazı hatalar var. Örneğin gelin makyajı fotoğrafları. Makyaj çok uzun süren bir şey. Düşünün 2-3 saatte yüzlerce fotoğraf çekilebiliyor. Böylece albümün yarısı gelin makyajı fotoğraflarından oluşuyor. Halbuki en fazla iki sayfa ayırmak yeterli olur.

Albümlerini uzun yıllar nasıl saklayacaklar?

Bizim verdiğimiz albümler deri kaplı ve içindeki fotoğraflar da en iyi laboratuvarlarda basılıyorlar. Bu yüzden fotoğraflarda renk kaybı yüz sene boyunca olmuyor ve aynı sürede deri kaplamaya da hiçbir şey olmuyor. Ama kirli ellerle fotoğraflara çok fazla dokunurlarsa tabii ki üzerinde lekeler oluşacaktır. Bu lekeleri su ve pamuk yardımıyla temizleyip kurumaya bırakabilirler.
Son zamanların modası olan fotoğraf kitabı piyasada iki çeşit; biri dijital baskı, diğeri fotoğraf kağıdına yapılan baskı. Dijital baskı zamanla solar, fotoğraf kağıdı ise çok uzun yıllar dayanır. Bir de fotoğraf kağıdının çeşitleri var; mat, yarı mat, parlak. Biz mat ve yarı matı tercih ediyorum. Çünkü parmak izi olmuyor.

Parlamadıkları için çok da güzel görünüyorlar.

Evet, kesinlikle. Bir de saklarken albümü kutusundan çıkarmasınlar. Saklamak için iyi bir yöntemdir. CD formatında aldıkları fotoğrafların da mutlaka birkaç kopyasını bulundursunlar. Zamanla dijitaller de hasar görebiliyor çünkü.
Y.GAMZE VARDAR

 İletişim : GSM -  535 718 50 68


26 Kasım 2012 Pazartesi

DOĞUM FOTOĞRAFÇILIĞI HAKKINDA BİLMENİZ GEREKENLER


Günümüz de hemen hemen her ailede dijital kameralar bulunuyor ve bu kameralar ile de doğum anını görüntülerim diyen aileler olabiliyor. Saygı duyuyor ama tüm tecrübeme dayanarak bunun hayal ettikleri gibi olmayacağını söylemek istiyorum. Doğum fotoğrafları çekmek için çok ciddi tecrübe, alışkanlık, bilgi, birikim gerekiyor. Aynı zaman da sağlık ve tıbbi etik anlamında da donanımlı ve tecrübeli olmak gerekiyor. 9 yıl bu sektör de çalışmış biri olarak bu konuda kendimi şanslı görüyorum. Doğum fotoğraflarının çekildiği ilk yıllara göre doktorların, hastanelerin doğum fotoğrafçılarına alışmış olsa da genel kuralların değişmediğini bilmek gerekiyor. Bu konu da önerim hastanenin hijyen ve diğer kurallarını çok iyi bilmek. Çekim yapılacak alanlar da son derece uygun hareket etmek.


  İletişim : GSM -  535 718 50 68


Doğum Fotoğrafı Nasıl Çekilir?
Doğum fotoğrafı nasıl çekilire başlamadan önce doğum fotoğrafı çekecek fotoğrafçının 24 saat çalışma saati olacağını bilmesini gerekir. Bugün havam da değilim gidemem, çekim yapamam , kar yağıyor fırtına var vb lüksü yok. Her doğumun birbirinden farklı olduğunu, çok zevkli, çok, heyecanlı çok da yorucu olduğunu bilmesi gerek. Fotoğrafçının kan korkusu , ameliyathane korkusu olmamalı serinkanlı olmalı.
Doğum fotoğrafı çekilecek hastanenin kuralları önceden öğrenilmeli hangi alanlara girilip hangi alanlara girilemeyeceği mutlaka edinilmesi gereken bilgilerdendir. Asla başka hastanelerle karşılaştırma yapılmamalı her hastanenin akreditasyon ve ISO kurallarının farklı olduğu bilinmelidir. Fotoğrafçı bütün steril alanları bilmeli, ona göre hareket emelidir. Doğum fotoğrafları çekebilmek için dijital bir kameraya bu kamerayla uyumlu lenslere ve fotoğrafçının temel fotoğraf bilgisine sahip olduğunu varsayarak yazıyorum.
Ameliyathane de veya diğer alanlar da temel kompozisyon kuralları, alan derinliği vb temel fotoğraf tekniklerini de yazmıyorum. Zaten doğum fotoğrafı çekmeyi planlayan kişiler bu eğitimleri almış kişilerdir.
Normal doğum ya da sezaryen olsun ameliyathane ortamı oldukça aydınlık bir ortamdır. Bir fotoğrafçının en büyük silahının ışık olduğunu düşünürseniz net ve harika fotoğraflar çekememek için hiçbir sebep yok. ISO değerini çok iyi ayarlamalı ve uygun ISO ile çekim yapılmalıdır. Düşük diyaframlı 2,8 ya da daha düşük lensler doğum için son derece başarılıdır. Ben uzun yıllar 50 mm lens ile çekim yaptım ama şimdi 24-105 lensim vazgeçilmezim. Hem bebek odasında hem ameliyathane de flash kullanımı kesinlikle yasaktır!… Hele bebek doğduktan sonra asla flash kullanılmamalı kullanan aile büyükleri vb de varsa uyarmayı borç bilmeli fotoğrafçı.
Diyafram öncelikli moda çekim yapmak yine kişisel tercihim ama yeni başlayan kişiler kesinlikle bu modu kullanmalı. Manüel çekimler de ayarlar çok özenli yapılmalı. Yeni başlayanlar sıklıkla seri çekimi kullanır . Ama art arda çıkan kareler birbirinin aynısıdır bunu fotoğrafçı çok iyi algılamalı.
Doğum anın da önemli olan bebeğin çıktığı ilk anlar, göbek kordonu kesilmeden çekilen kareler ve sonrasın da ilk ağlamanın olduğu andır. Bu süreye kadar geçen zaman da fotoğrafçı beklemelidir. Bebeğin ağladığı ana kadar mümkünse hatta tüm çekim esnasında konuşulmamalı, poz verin vb gibi sözler sarf edilmemeli, işin ehli olarak son derece profesyonel çekim yapılmalıdır. İster sezaryen ister normal doğum olsun bir bebeğin sağlıkla ağladığı ana kadar geçen süre hem hekim, hem de ameliyathane de bulunan diğer kişiler için en özel ve stresli anlardır. Bazen bebekler sağlıkla doğmayabilir. Bu anlar da çekim bırakılmalı ve stres anları çekilmemelidir.

İkiz ya da üçüz doğumlar da tüm bebekler doğduktan sonra bebeklerin yanına giderek çekim yapılmalıdır.
Bebek doğduktan sonra bebeğin aspire edilmesi ( solunum yolunun özel bir hortum ile temizlenmesi) vb anların çekiminin yapılması bazı çocuk hekimleri tarafından tercih edilmemektedir. Kişisel olarak da çok kanlı, acı veriyormuş hissi uyandıran an fotoğraflarını prensip olarak çekmiyorum ve çekilmemesi gerekliliğine inanıyorum. Bu bilgi aileler ile paylaşılmalı ve ailelere sorulmalıdır. Sonuçta bazı aileler ilk aşısı dahil bir çok kareyi isteyebilmektedir.
Bebek odası ameliyathaneye göre daha rahat hareket edilebilen bir ortamdır. Burada yine ışık göz önünde bulundurularak çekimler yapılmalı özel poz vb durumlara girilmemeli mümkünse en doğal anlar tercih edilmelidir. Bebeğin ilk bakımları bittikten sonra anne odasına gelinceye kadar bebek odasın da dinleneceğinden bebek odası daha fazla rahatsız edilmemelidir. Bebek anne ile buluştuğu ilk an vb çekimler de yine odanın ışığına göre çekimler yapılmalı , mümkünse çok sessiz olunmalıdır. İlk emme anı oldukça özeldir ve bazen bebekler emme de başarılı olamamaktadır. İlle de ilk emme anını çekeceğim gibi olmazsa olmaz fikirlere fotoğrafçı kapılmamalıdır.
Sancılı bekleyişler yerini sevinç gözyaşlarına bırakırken fotoğrafçı çekimi tamamlamalıdır.
Doğum Fotoğrafçısı Nasıl Seçilir?
Her şeyi sorduğumuz Google ile işe başlarız değil mi? Hemen “ doğum fotoğrafçıları” araması yaparak önümüz de listelenen bir sürü isim ve siteye tıklamaya başlarız.
Sitesi en güzel ve en profesyonel olanı mı seçeceğiz ? Hayır. Bu işi öyle güzel yapan profesyonel tasarımcılar var ki yurt dışı ve yurt içi diğer sitelerden toplama etkilenme vb ile güzel bir portfolyo hazırlayarak muazzam bir site yaratabilir. Sadece web sitesine bakarak karar vermemek gerekir.
Doğum fotoğrafçısının temel fotoğraf eğitimini almış olduğunu kabul ediyoruz fotoğrafçı seçerken. Zaten web sitesin de bu kişinin çalışmalarına ait sergileri, katıldığı organizasyonları vb görerek tarzı hakkın da bilgi sahibi olabiliriz. Ama yine de eğitimli ve alanında uzmanlaşmış kişileri seçmek daha doğru olacaktır.
Doğum fotoğrafçısının tecrübesi, toplam kaç doğum fotoğrafladığı sormamız gereken ilk bilgidir bana göre. Tecrübeli olmayan biri ile çalışmak risklidir, fotoğraf dışın da hastane ortamına uyum ve aşinalık konusun da sağlık ekibine sıkıntı yaşatabilir.
Nasıl fotoğraflar istediğinizi, doğum fotoğrafçınızın örnek fotoğraflarına ya da web sitesine bakarak beğendiğiniz tarzda çekimi belirtmelisiniz. Doğumun tekrarı yok ancak diğer bebekte…


Genel de sık yapılan yanlışlardan birisi doğum fotoğrafçılarının oluşturduğu paketlere göre çekim planın belirlenmesi. Doğum fotoğrafçısı seçilirken bana göre paket seçiminden ve baskı sayısından ziyade çekilen fotoğrafların fotoğrafçının tarzını yansıtabilmesi önemlidir. Sizin en özel anınızı duygusal bir hikayeye dönüştürebilmesidir. Yeter ki görebilen bir göz vizörden bakarken kalbi ile fotoğraf çekebilsin. Zaten fotoğrafçınızın çektiği tüm fotoğrafları yüksek çözünürlükte DVD ile sizin basacağınız şekilde vermesi zaten gerekir. Siz istediğiniz fotoğrafı basarsınız.
Doğum şekliniz, doğumu yapacağınız hastane, doktorunuz vb konuları doğum fotoğrafçınız ile en baştan konuşmanız gerekir. Doğum fotoğrafçınıza 24 saat ulaşabilme şansınız olup olmadığını öğrenin. Doğum normal olacaksa son dakika da kimse ortada kalmak istemez!. Yine doğum fotoğrafçısı seçerken çekimi kimin yaptığını mutlaka sorgulayın. Bazen sizin istediğiniz doğum fotoğrafçısı yerine karşınız da bambaşka kişiler olabilir . Çekim için kimi istiyorsanız mutlaka bunu belirtin. Tek çalışan bir fotoğrafçı bazen acil durumlar yaşayabilir bu durumlar da yedek planının olup olmadığını öğrenin.
Doğum çekimi için gereken izinlerin sizin tarafınızdan alınacağını unutmayın. Fotoğrafçı ve doğum fotoğrafları çekimini mutlaka doktorunuz ile konuşun. Bazı doktorlar çekimi ve fotoğrafçıyı kabul etmeyebilir. Doktor kabul etse hastane etmeyebilir. Karar vermekte zorlandığınız fotoğrafçılar söz konusu olduğunda doktorunuza danışabilirsiniz. Günümüz de hemen hemen her doktor mutlaka doğum fotoğrafçıları ile doğum gerçekleştirmiştir. Doktorunuzun yine tercih ettiği etmediği fotoğrafçılar olabilir. Yine doğum fotoğrafçınızın tercih ettiği, etmediği hastaneler olabilir. Bu konulara önem gösterin.
Her zaman söylediğim bir söz ile yazıyı tamamlamaya çalışacağım. Erkeklerin askerlik anıları, kadınların doğum anıları bitmez. Bu sebepledir ki hayatınızın en duygusal en özel anınız da yanınızda olacak fotoğrafçının enerjisine, hayata bakışına ve değerlerini ayrı açıdan değerlendirin. Her anne adayının bunu hissettiğine eminim. Bu gelen ilk mail ya da konuşulan ilk telefon olsa bile…
Anders Petersen der ki:
“Fotoğrafın ne olduğu hakkında bir fikrim yok. Bunun üzerine de düşünmüyorum. Görsel unsurların entelektüel bir yaklaşımla birleştirilmesiyle fotoğrafın oluştuğuna inanmıyorum. Fotoğraf içinizden, yüreğinizden gelir, en ilkel, en hayvani içgüdü ve duygularınıza dayanır; açlık, susuzluk gibi… Aynı zamanda çocukça bir duygu ve eğlencedir, basittir, çocukça bir merak ve heyecandır. Çocuk olmak, çocuk kalmak kolay bir iş değildir, etrafınıza çocukça gözlerle bakmaya çalışın, çocuk gözlerinizi koruyun, çocuk merakınızı koruyun. Fotoğraf eğlenerek çekilir, eğlence yoksa fotoğraf da yoktur.”
Gamze Vardar olarak fotoğraflarım da heyecanımı, duygularımı yansıtıyorum. Çektiğim her karenin toplamından ben sorumluyum biliyorum. Herkesin kalbindeki fotoğrafı çekebilmesi dileğimle,

  İletişim : GSM -  535 718 50 68