İletişim : GSM -
Neden hikâye fotoğrafçılığı?
İnsanların arasındaki aşk ilişkisi hem sosyolojik hem duygusal olarak beni çok etkiliyor. Aşkı tek bir kareyle de gösterebilirsiniz, bir sürü kareyle de. O günlerin hikâyesini, aşkın, duyguların hikâyesini fotoğraflamak istediğinizde işte bu hikâye fotoğrafçılığıdır.
Hikâye fotoğrafçılığı Türkiye’de yaygın bir dal değil insanlar çok da bilmiyor.
Fotoğrafçılığın “hikâye” diye bir dalı var. Bence olabilecek kadar hızlı gelişme gösterdi. Altı senede hikâye fotoğrafçılığı terimi insanların bildiği ve kullandığı bir terim oldu. Bu beni çok mutlu ediyor. Daha da gelişeceğini düşünüyorum. Önceden bu işi yapan insanlar vardı ama bir ad koymamışlardı.
Bunu icra ederken çift nasıl adapte oluyor? Sizi unutması mı gerekiyor yoksa orada olduğunuzu bilmesi mi gerekiyor?
Aslında ikisinin arasında bir yer. Çiftle ilk tanıştığımda olabildiğince onlarla vakit geçirmeye çalışıyoruz. Gelinlik provalarına gidiyoruz, damadı arıyoruz, düğün hazırlıklarının nasıl gittiğini soruyoruz böylece bir iletişim kurma süreci gelişiyor. Düğün günü sabah ilk başladığımızda çift belki birazcık gergin oluyor. Fotoğrafa poz vermek de isteyebiliyorlar. Fakat düğün günü o kadar hızlı ve heyecanlı akıp gidiyor ki bizim orada olduğumuzu unutuyorlar. İşte o zaman güzel kareler çıkıyor. Bu noktada iş tamamen fotoğrafçıya düşüyor. Bazen orada olduğunuzu hatırlatmanız gerekiyor bazen de görünmez olmanız. Çifte yardımcı olabilmek için o telaşın içine kendinizi kaptırıp aynı telaşı hissetmeniz aynı zamanda da soğukkanlı olmanız gerekecek. Bu tamamen bir sosyal iletişim meselesi. Empati kurabilmek çok önemli. Kişinin ne hissettiğinin, enerjisinin farkına varıp ona göre davranmak gerekiyor. Bu bizim aslında düşünerek yaptığımız bir şey değil. Geriye dönüp yaptığımız işlere baktığımızda yanlışlar genelde aynı sebepten ortaya çıkıyor. Çiftle aynı duygusal kanaldan bakmamak ve kendisini o empati kanalının içine sokmamak. Diğer düğün fotoğrafçılarında da gördüğümüz şeyler bunlar. Biz bütün bunları hiç düşünmeden içten gelerek yapıyoruz. Bu iş için insanın özünde bir şeyler olması gerekiyor.
Bir yandan çok yorucu bir iş. Normalde düğün çekimleri yapmayan fotoğrafçı bir arkadaşımla bir düğün hikâyesi çekimini beraber yaptık. Günün sonunda “ayaklarım için bir leğen sıcak su istiyorum ve üç gün hiç kimseyle konuşmak görüşmek istemiyorum” dedi. Gerçekten insanın o kadar enerjisini alan bir iş. Tabi hem zihninizi hem bedeninizi kullandığınız bir iş bu. Fiziksel tarafı da var, duygusal tarafı da. Sürekli olarak çiftle empati halinde olmak, her şeye açık olmak. Mesela bazı zamanlar çift yalnız kalmak istiyor bunu hissetmek lazım.
Dengeyi sağlayabilmek inanılmaz çünkü profesyonellik isteyen bir şey bu.
Hem profesyonellik isteyen hem de içten gelen bir şey. Şöyle düşünün; arkadaşlarınıza bile nasıl hissettiğine göre davrandığınız zamanlar olur. Aynı böyle… Hiç tanımadığınız insanlarla bir gün boyunca üstelik duygularının bir yukarı bir aşağı inip çıktığı bir günde onlarla birlikte olabilmek yetenek gerektiriyor.
Gerçekten heyecan verici. Evlilik hazırlığı yapan çiftler merak ediyorlardır. Stüdyo fotoğrafçılığında belirlenmiş paketler vardır. Hikâye fotoğrafçılığının da böyle paketleri var mı?
Albüme göre paket yapabiliyoruz. Örneğin büyük bir albüm isterseniz bu kadar, küçük isterseniz bu kadar gibi… Ama büyük albümde şu kadar fotoğraf olur diyemiyoruz. Çünkü o albümü yaparken hikâyeyi belki 200, belki 250 fotoğrafla anlatacağız. Bu sebepten bir çok paket seçeneğimiz var.
Bir hikâye oluşturmaya çalışıyorsunuz. Kendiniz işe dâhil olmazsanız başarılı olamlazsınız zaten öyle değil mi?
Evet. Ama insanlar tam tersini yapabiliyor. Bize göre kesinlikle duygulara dâhil olunmalı. Biz hikâyeyi duygular üzerinden oluşturuyoruz.
Çiftle önceden bir hazırlık yapıyor musunuz? Bunu birlikte çalışmak gibi düşünürsek, bütünlemek için yapmaları gereken bir şey var mı?
Bence en önemlisi fotoğrafı istemek. Gerçekten fotoğraftan anlayan, seven ve düğün fotoğraflarının iyi olmasını içten arzu eden kişilerin fotoğraf albümleri harika oluyor. Ama evleniyorum, fotoğraf da olsun diyorlarsa , fotoğraflar o kadar da güzel yansımıyor. Yani ekstra bir şey yapmalarına gerek yok, sadece fotoğraf heyecanının ve isteğinin olması yeterli.Çünkü biz zaten poz verdirmiyoruz onlara, düğün günü nasıl olması gerekiyorsa öyle geçiyor. Ama o fotoğrafları istiyor olmaktan ötürü çiftle aramızda başka türlü bir iletişim kuruluyor. Onlar bizim yanımızda daha rahat ediyorlar, biz onları daha rahat ettiriyoruz derken rahatlıkla hüzünlenebiliyor, duygusal olabiliyor, o günlerini daha keyifli geçiriyorlar, hep birlikte keyifli geçiriyoruz. Ne kadar iyi iletişim, ne kadar keyifli bir gün, o kadar güzel fotoğraflar...
Tabi ki fotoğraf çekmenin bir standardı da var. Şimdiye kadar bizim yaptığımız albümü beğenmeyen birine rastlamadım. Profesyonellik aslında burada. Her ne kadar çift negatif olursa olsun, mekan ne kadar kötü olursa olsun, hatta o gün duygusal hiç bir şey yaşanmıyor olsun, fotoğrafların belirli bir kalitede olması gerekiyor. Çok daha güzel fotoğraflar çıkarmak duygusal bir iş.
Albümlerinize baktığımda çiftleri tanıyormuşum gibi hissettim. Fotoğraflarınız bize oradaki aşk hikayesini anlatıyor gibi, gerçekten çok hoş. Peki çiftler sizinle düğünden ne kadar önce iletişime geçsinler?
Aslında yıllar önce bile olabilir. Fakat genellikle yaz sezonu için en az bir yıl önce veya mekanlarını belirlediklerinde ilk iş olarak bize geliyorlar. Ya da düğün tarihleri kesinleştikten sonra bize geliyorlar ve mekanı beraber seçiyoruz.
Bu durumda tamamen hikayeye dahil olmuş oluyorsunuz değil mi? Peki beğendiğiniz düğün mekanları hangileri?
Çırağan ve Kennedy Lodge çok güzel. Bir de şehir dışı çekimlerini çok seviyorum. Örneğin Alaçatı, Bodrum, kumsal düğünleri…
Evlenecek çiftler sözleşmede nelere dikkat etsinler? Sonuçta çiftle güzel bir iletişiminiz oluyor, en özel günlerini beraber geçiriyorsunuz. Sonradan bir problem ya da anlaşmazlık olmasını kimse istemez.
! Öncelikle bir hikaye fotoğrafçısına gittiklerinde sadece portfolyosunu değil bütün bir düğün hikayesini görsünler. Sadece portfolyodan hareketle bir seçim yapmak çok yanlış çünkü orada en güzel kareler bulunuyor. Halbuki bir düğünde çok fazla çekim yapılıyor ve bütün fotoğrafların o kadar güzel olması imkansız. Hatta farklı mekanlarda birkaç tane düğün hikayesini incelesinler. Kendilerininki kış düğünü olacaksa yine bir kış düğünü çekimine bakmaları çok önemli. Biz böyle yapıyoruz. Çift kış düğünü yapacaksa onlara kumsal düğünü çekimlerimi göstermiyorum.
Hikaye fotoğrafçısının düğünü bütün olarak nasıl çektiği çok önemli. Hem karanlıkta hem aydınlıkta nasıl çekilmiş, çiftin ya da ailelerin fotoğrafları nasıl hepsine dikkat edilmeli.
Alacakları albüm de bu aşamada kararlaştırılmalı. Nasıl bir albüm olacak özellikleri neler, mutlaka görmek istesinler.
Fotoğrafları CD ya da DvD formatında da alacaklar. Bunlar ekstra ücrete tabi mi? CD’deki fotoğrafların boyutu da önemli bir ayrıntı. Ben mesela sadece ön izlemelerini veriyorum. Çift ilerde tekrar baskı istediğinde benden alıyor. Bazı fotoğrafçılar yüksek çözünürlükte teslim ediyor. Ben buna karşıyım çünkü fotoğraf işi çekildiği andan baskı anına kadar devam eder. CD’de yüksek çözünürlükte verdiğinizde kötü baskı ihtimali muhtemel. Bu yüzden baştan sona kadar kontrolün bizde olmasına özen gösteriyoruz.
Sözleşme maddelerine dikkat etsinler, özellikle iptal koşullarına, ön ödemenin ne zaman olması gerektiği, sonraki ödeme ne zaman nasıl yapılacak gibi maddelerine.
Fotoğraflarının fotoğrafçı tarafından kullanılmasına izin verecekler mi, bu madde mutlaka sözleşme dahilinde olsun.
Hikaye fotoğrafçılığında trend var mı?
Bana göre düğün hikayesini hangi kare daha güzel tamamlıyorsa trend odur. Bunu çekim sırasında görebilmek lazım. Bunu yapabilmek için duygusal bakış açısının yanı sıra profesyonellik de gerekiyor. Ben ancak 300 tane düğün çekimi yaptıktan sonra bu özelliği edinebildim.
Bu sıralar piyasada trend olarak uygulanan bazı hatalar var. Örneğin gelin makyajı fotoğrafları. Makyaj çok uzun süren bir şey. Düşünün 2-3 saatte yüzlerce fotoğraf çekilebiliyor. Böylece albümün yarısı gelin makyajı fotoğraflarından oluşuyor. Halbuki en fazla iki sayfa ayırmak yeterli olur.
Albümlerini uzun yıllar nasıl saklayacaklar?
Bizim verdiğimiz albümler deri kaplı ve içindeki fotoğraflar da en iyi laboratuvarlarda basılıyorlar. Bu yüzden fotoğraflarda renk kaybı yüz sene boyunca olmuyor ve aynı sürede deri kaplamaya da hiçbir şey olmuyor. Ama kirli ellerle fotoğraflara çok fazla dokunurlarsa tabii ki üzerinde lekeler oluşacaktır. Bu lekeleri su ve pamuk yardımıyla temizleyip kurumaya bırakabilirler.
Son zamanların modası olan fotoğraf kitabı piyasada iki çeşit; biri dijital baskı, diğeri fotoğraf kağıdına yapılan baskı. Dijital baskı zamanla solar, fotoğraf kağıdı ise çok uzun yıllar dayanır. Bir de fotoğraf kağıdının çeşitleri var; mat, yarı mat, parlak. Biz mat ve yarı matı tercih ediyorum. Çünkü parmak izi olmuyor.
Parlamadıkları için çok da güzel görünüyorlar.
Evet, kesinlikle. Bir de saklarken albümü kutusundan çıkarmasınlar. Saklamak için iyi bir yöntemdir. CD formatında aldıkları fotoğrafların da mutlaka birkaç kopyasını bulundursunlar. Zamanla dijitaller de hasar görebiliyor çünkü.
Y.GAMZE VARDAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder